“Mesele, duyguları aklımızdan söküp atmak ya da arkalarına saklanmak değil, bunları kabul ederek yaşamak ile ilgilidir.” — Carl Rogers

Duyguları Anlamak

Tüm duygular insan doğamızın bir parçasıdır. Olumlu ya da olumsuz bütün duygular normaldir; yaşadıklarımızı özetler, yanıt ve tepkilerimizi nasıl ortaya koyacağımız noktasında bizi şekillendirir.

Bebekken sahip olduğumuz duygular sınırlıyken, büyüdükçe duyguları anlamada ustalaşırız. Ağlamak, gülmek dışında tepkiler vermeye başlar; ne hissettiğimizi tanımlar hem de sözel olarak hem de beden diliyle gösterebiliriz. Ne hissettiğimizi, neden hissettiğimizi anlama becerisine duygusal farkındalık diyoruz. Zamanla ve pratikle geliştirilebilen bu özel beceri hepimizde farkı seviyelerde gelişmişlik gösterir.

Duyguları anlamak ve yönetmekte birinci adım kendi duygularımız doğru tanımlamak ve ifade etmekle başlıyor; ikinci adım duygusal zekamızı da güçlendirecek şekilde duygusal farkındalığımızı diğer insanların duygularını anlamak için kullanıyoruz. Karşı taraf “üzgünüm, kırgınım, endişeliyim ya da kızgınım…” demeden anlayabilmek ve olabilecekleri yönetmek önemli bir kişilerarası beceridir. Kendimizdeki duyguları anlayarak pratik yapabilir ve diğerlerinin de duygularını daha rahat anlayabiliriz.

Gün içinde çeşitli duygular arasında gidip geliyoruz. Hislerimiz an be an değişiyor. Yaşadığımız her bir deneyim bize farklı duygu durumları yaşatıyor. Biz de bu duyguları zihnimizde “hoş veya nahoş” olarak kodluyoruz. Örneğin sevdiğimiz birinden aldığımız bir iltifat bizi çok mutlu ediyor ve bu mutluluğu “hoş” olarak kodluyoruz. Diğer taraftan bu iltifattan birkaç dakika sonra patronumuzdan aldığımız bir eleştiriyle motivasyonumuzu kaybediyor ve mutsuz oluyoruz, bunu da zihnimizde “nahoş” olarak kodluyoruz.

İçgüdüsel olarak yaptığımız ve alışkanlık haline getirdiğimiz şey, iyi olan duygulara tutunup kötü duygulardan kaçınmak. Bu kalıplaşmış halleri zamanla zihnimiz otomatik olarak yapmaya başlıyor. Örneğin duygusal bir birliktelik yaşarken sürekli mutlu olmayı arıyor ve ilişki sürdükçe bu hal devam etsin istiyor, zihnimizde “hoş” olarak kodladığımız duygulara tutunup kalıyoruz. İlişki bizim istemediğimiz bir şekilde bittiğinde ise “nahoş” olarak kodladığımız hayal kırıklığı, öfke ve endişe duyguları beliriyor. Hatta bazen zihin de devreye giriyor ve “Hep böyle oluyor, neden başıma bunlar geliyor?” diye sorgulamaya başlıyor. Istırap tam da burada başlıyor.

Duygular bizi Harekete Geçmeye Yönlendirebilir

Sinir bozucu bir sınavla karşı karşıya kaldığınızda, iyi performans gösterip göstermeyeceğiniz ve testin final notunuzu nasıl etkileyeceği konusunda çok fazla endişe duyabilirsiniz. Bu duygusal tepkilerden dolayı, çalışma olasılığınız daha yüksek olabilir. Belirli bir duyguyu deneyimlediğinizden beri, harekete geçme ve iyi bir not alma şansınızı arttırmak için olumlu bir şeyler yapma motivasyonunuz vardı.

Olumlu duyguları deneyimlemek ve olumsuz duyguları hissetme olasılığını en aza indirmek için belirli eylemler de gerçekleştirme eğilimindeyiz. Örneğin, size mutluluk, içgörü ve heyecan hissi veren sosyal aktiviteler veya hobiler isteyebilirsiniz. Öte yandan, muhtemelen can sıkıntısı, üzüntü ya da endişeye yol açabilecek durumlardan kaçınmalısınız.

Duygular bizi tehlikelerden korur

Naturalist Charles Darwin, duyguların hem insanların hem de hayvanların hayatta kalmasına ve çoğalmasına izin veren uyarlamalar olduğuna inanıyordu. Kızgın olduğumuzda, tahriş kaynağımızın kaynağıyla karşılaşmamız olasıdır. Korku yaşadığımızda, tehditten kaçmamız daha olasıdır. Sevgimizi hissettiğimizde, bir eş bulmak ve çoğaltabiliriz.

Duygular, harekete geçmemizi ve başarı şansımızı en üst düzeye çıkaracak harekete geçmemizi teşvik etmek için bizi motive ederek hayatlarımızda uyarlanabilir bir rol oynamaktadır.

Duygular Diğer İnsanların Bizi Anlamasına Yardımcı Olur

Diğer insanlarla etkileşimde bulunduğumuzda, nasıl hissettiğimizi anlamalarına yardımcı olacak ipuçlarını vermek önemlidir. Bu ipuçları, deneyimlediğimiz belirli duygular ile bağlantılı çeşitli yüz ifadeleri gibi beden dili aracılığıyla duygusal ifadeyi içerebilir.

Diğer durumlarda, nasıl hissettiğimizi doğrudan belirtmeyi içerebilir. Arkadaşlara veya aile üyelerine mutlu, üzgün, heyecanlı veya korkmuş olduğumuzu söylediğimizde, onlara eylemde bulunmak için kullanabilecekleri önemli bilgiler veriyoruz.

Duygular Diğerlerini Anlamamızı Sağlar.

Tıpkı bizim kendi duygularımız diğerlerine değerli bilgiler sağladığında, etrafımızdakilerin duygusal ifadeleri bize zengin bir sosyal bilgi verir. Sosyal iletişim, günlük hayatımızın ve ilişkilerin önemli bir parçasıdır ve başkalarının duygularını yorumlayabilmek ve bunlara tepki gösterebilmek esastır. Uygun şekilde yanıt vermemize ve arkadaşlarımız, ailemiz ve sevdiklerimizle daha derin ve anlamlı ilişkiler kurmamızı sağlar. Aynı zamanda, kötü bir çalışanla başa çıkmak için ifti müşteriyle uğraşmaktan çeşitli sosyal durumlarda etkili iletişim kurmamızı sağlar.

 

Robert Plutchik ' in Duygular Çarkı

Robert Plutchik tarafından geliştirilen, Duygu Çarkı veya Duygular Tekerleği , pratik bir şekilde açıklanmaktadır. Duygular Çarkı, inanılmaz derecede karmaşık duygusal kavramları basitleştirmeyi mümkün kılar. Duygu Tekerleği duyguları görselleştirmek için kullanılabilir, duyguların kombinasyonları ve bunların etkileri hakkında bilgi verir. Nesnel olarak duyguları tarif ederek, belirli (zor) durumları daha iyi ele almayı mümkün kılar.